16 Şubat 2012 Perşembe

Beyni yeniden kurmak

Beynimi yeniden kurmaya karar verdim.
Neden? Çünkü hatalarım oluyor; beni acıtacağını bilmeme rağmen nokta atışı yapıp yine buluyorum belayı.
Alkole karşı bir zaafiyetim var. Alkole hayır diyemiyorum. Bilinçaltımın derinliklerinden taşan şeyler alkollüyken umrumda olmasa da; alkolun etkisi geçtiginde zehir oluyor, zemberek oluyor bana. Bu kafaya gelmemin haklı haksız çeşitli sebepleri mevcut elbet. Geçmişin bana dayattıkları, geçmişten kaçmaya çalışırken aşağılara en diplere gömdüklerimin oradan çıkmaya çalışması, artık yeter dediklerimin alkolle peydah olup beni kanatması ve vicdan denen yakın arkadaşımın beni kendimden nefret etmeye, günlerdir aynalara bakamamaya zorlaması.
Kafamın içine çizmem gereken kırmızı kalın çizgiler sayesinde yazıldığım gibi okunacağım. Bunu yapmak için ilk önce ihtiyacım olan gücü kendimde bulmam lazım. Daha evvel bunu denemiştim, evet, ama bir eski sevgili istedi diye denemiştim. Adam bana çevrendeki iblislerden soyutla kendini demişti, ve ben onu çok sevdiğim için bunu yapmış, gerek cep telefonu gerek internet üzerinden ulaşılamayacak bir pozisyona çekmiştim kendimi ve iblislerin erişimine kapalıydım. Ama o ilişkinin bitmesi ile benim de arayışlarım ve cinsel açlığı olan bir kadın olmamın düşüncesiz hareketleriyle iblislere kapıları yeniden açmış bulundum. En azından bana erişebilecekleri imkanlar ortadaydı. İnternete geri dönmüş ve cep telefonumu vermiştim bu insanlara ya da bana attıkları mesajlara açtıkları telefonlara cevap vermeye başlamıştım yeniden. İlişkim yoktu ki; kime neydi...
Kafam pişmanlığa basmıyordu. Vicdan denen şeyden mahrumdum. Hayatı alabildiğine yaşamak diyordum; insanı insan yapan. Ama alabildiğine kavramım biraz sürreeldi.
Sonraları yavaş yavaş bir kafa geldi bana. Körü körüne aşık olamayacaktım yeniden, biliyordum, ama adam gibi ilişki yaşamaktı amacım. Zira hiç adam gibi bi ilişki yaşayamamıştım ki ben. Sorsalar hep uzun süreli ilişkilerin kadınıydım da; elde var sıfırdı hep benim hayat matematiğinden öğrendiğim. Elde geriye kalan ne güzel bir aşk hikayesi oldu; ne sadık bir ilişki oldu; ne karşılıklı sevgi-saygı-güven sacayağı oldu. Elimde sıfır çarpı sonsuz vardı.
Ve artık o kafanın bana gelmesiyle ilk kez, bir sevgilimi aldattığım zaman vicdan azabı içinde kavruldum, kıvrandım durdum. İlk kez hayatımda kalbim kanadı. Şangır şungur yerlere döküldü cam kırıkları içimde. Ve evet yine alkollüydüm. Sebebim sonucum yoktu; alkollüydüm ve yaptığım şey bana o an hiç de kötü gelmiyordu. Kötü hissedişleri görmezden gelmeye çalışıp, diplere ittiğim bir süre geçti. Ve geçenlerde yine yaptım aynı hatayı ben. Aldattım onu yeniden. Normalde yüzüne bakmayacağın bir adamla, seni bağlasalar durmayacağın bir yerde, kalpler kıra kıra, zerre farkında olmadıgın için umrunda olmayarak. Çok sarhoştum. Ama hatırlıyorum. Ve bu sefer geçen seferlik şaşkınlığım da yok vicdan ve azabı konusunda. Çünkü geçen seferkini ilk defa yaşadığım için hayatımda; doğruluğuna inanmamışım bile. Üstünü kumla örtmüşüm pisliğimin. Şimdi çomağın tekiyle deşeleyince çıktı karşıma. Üzerine yenisi de eklenerek.
Kendime kalın kırmızı çizgileri çekmeye önce kafamın içinde başlamaya kendime söz verdim. İradeli olup insan gibi içmeye karar verdim. Her şeyi uçlarda yaşamamaya karar verdim. Sıkılmışım ve artık üzerimde eğreti durmasından rahatsız oluyorum. Büyüyorum. Hatta yaşlanıyorum. Bir ağırlığı olmalıymış kadının ya; hakikaten öyle. Yola erken çıkmaktan sebep, normal sandıklarım, normalleştirdiklerim olmuş hayatımda yozlaşma olduğunun bilincini hiç yaratamadan zihnimde. Ama kendime uzaktan baktım. Çıktı sanki bedenimden ruhum. Günlerce uyudum da, kendimi izledim. Dışarıdan nasıl da adi, nasıl da kötü, nasıl da kokuşmuş gözüktüğümü gördüm. Gördükçe kendimden nefret ettim. Gördükçe ölesim geldi. Gördükçe pişman oldum, gördükçe azabı büyüdü vicdanımın. Ve karar verdim ki; ben o kadın değilim. İzlediğim kadın değilim. Son bir yıl içinde yaptığım bu iki hatada da gittikçe artan bir azap yaşıyorsa ruhum ve bedenim, buna dur demem lazım. Geç kalmıştım bile çoktan; geç de olsa danketti kafama. Kendimi öldürsem mi, yoksa nerelere kapatsam, nasıl atsam diye düşünürken bunların çare olmadığını görerek yeniden yapılanma sürecine girmeye karar verdim. Kendi içimde nasılsam; dışımda da öyle olmalıyım dedim. "İrade" denen mevhumu yakalamam lazım dedim. Bu yüzden hayatımda ilk defa; bir sevgilinin dayatması, baskısı, kaba kuvveti, güvensizlik sorunları, ego savaşı vs. olmadan kendi rızamla hayatıma çekidüzen veriyorum. Ve ayrıca hep bir sebebim olurdu sapıtmaya bahane edebileceğim; sevgilinin kendisi, yaşanan sorunlar, ailevi durumlar, kürtaj, ayrılıklar vesaire diye hep sapıtmamı çocuk beynimde haklı çıkartabileceğim, kendimi kandırabileceğim datam oldu elimde. Ama bu sefer, hayata dair hiç bir detayı bahane olarak kullanmak istemiyorum. Arasam yine bulurum belki, bir milyon tane daha sebep, ama yok; istemiyorum. Bu bokun sebebi benim. İradesizliğim. Yazıldığım gibi okunmamam.
Hayatımdaki tüm iblisleri tüm kötülükleri çıkartmaya karar verdim. İster tövbekar de, ister orospunun tövbesi yarağı görene kadardır de; yok, bundan sonra sadece kendim, ve bir elin 5 parmağını geçmeyecek adam gibi adam arkadaşlarım için yaşayacağım. Çünkü kendimi kaybetme lüksüm yok. Çünkü arkadaşlarımı kaybetme veya üzme, düşündürme, yüzlerini düşürme, kendilerini kötü hissettirme vb gibi bir lüksüm yok.
Her şeyi yoluna koyacağım. İyi ve iradeli bir insan olmayı öğrenmekle başlayacağım her şeye.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder