27 Mayıs 2010 Perşembe

bermuda şeytan üçgeni nedir?

bermuda şeytan üçgeni bi kere yatmak istediğiniz erkeğin, daha fazla kere yatmak istediğiniz erkeğin ve daha önce başka bir bıloğa konu olan sizinle yatmak için kafasını kıran 'nişanlı' erkek müsfettesinin aynı organizasyonda beraber bir kaç gün geçirmesidir.

her şey daha fazla kere yatmak istediğim erkeğin benimle yatmak için aylardır kendini yırtan erkekle beraber çalışacağını öğrenmemle başladı. müsfetteye mesaj attım demek öyle dedim. kıskandı. napıcaz seni dedim. bilmem sen söyle dedi. sen başlattın bunları dolayısıyla sana sormak gerek dedim. sadece bir gece geçirsek beraber dedi. vay vay vay arkadaş. kendisiyle beraber bi gece geçirmek istemediğimi aylardır kafası basmayan, cücük beyinli, terbiyesiz, midesiz bir tip. kendisiyle konuşmama kararı aldım, nişanlısına anlatmayı düşünüyorum hatta, hayatını nasıl biriyle geçireceğini bilmek hakkı. konuşmayınca da fena, pasif agresif tepkiler veriyorum bu sefer. (bkz. kafasına su dolu bardak fırlatmam). kavga ediyim, boşalıp rahatlıycam.

ana hikaye ise, haftasonu bir araya gelecek üçlü. şimdi bunlardan bi tanesinin ciddi peşindeyim, diğeriyle bi sefer yeter sanıyorum. onu çok fena kıvama getirdim dün gece. azdırdım bıraktım, delirdi. haftasonu gel dedi. olur dedim de ulan nereye gidiyorum, ötekisi de orda, double penetration fantazilerim gerçek olabilir mi ki? bi de öbür it vargang bang bile olabilir. sıkıntılıyım. bunlar yanyana gelmemeliydi. bu haftasonu zor geçer. bi benden bahsederlerse patlarım. birden fazla kez yatmak istediğime bişe olmamalı, ciddiyim o konuda :D

genetrix'in deyimiyle 'bu üçlüye seni gerek'. ohalar olsun, yakında üçün birini almam umarım.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

bu aralar neler boşaldım

fiziksel olarak boşalmanın pek de listemde üst sıralarda olmadığı, işten güçten pek de bir şeye vakit bulamadığım, vaktim olduğunda da yorgun ve argın olmamdan dolayı yayış yatış yaptığım 2010'un ilk 6 aylık döneminde sanıyorum ki ilk defa mental anlamda boşalma yaşadım. evet bu kadar da iddalıyım. anlatacağım birşeyler varsa beni mutlu eden veya darlayan adresim bellidir: genetrix. ama genetrix başkadır, o beni bilendir, adım adım yaşadıklarımdan ve düşündüklerimden haberdardır. ama bu sefer bir U dönüşü yaşadım, yabancılarla bırakın özelimi konuşmayı, genel olarak konuşmayı sevmeyen ben kendimi şaşırttım.

şampiyonlar ligi finali tadında içtiğim salı gecesi sebebiyle akşamdan kalma olduğum çarşamba günü, askere gitmeden önce bana yazan çok müstesna bi arkadaşımın arkadaşıyla buluştum. arkadaşım da geldi ama sonra. dolayısıyla randevu tadında bir buluşma yaşadık bir iki saat. yok akşamdan kalmalığımdı, futboldu, askerlikti geyik yaparken bir anda konu ilişkilere kadınlara ve erkeklere geldi. ne kadarı flörttü onun için bilmiyorum (benim için bayağı bir kısmı öyleydi çünkü) ama kendimle ilgili özel konuları gayet açık bir dille, kendi cümlelerimle anlattım. 'çok değişik bir insansın sen' dedi, 'hemen belli ediyorsun da bunu'. 'biliyorum' dedim, 'kendimi bilirim'. bağlanma korkumdan bahsettim, uzun zamandır bir ilişkim olmadığından, erkeklere yakınlaşma amacımın genelde tek bir amaç için olduğundan, sevgili ne demekti unuttuğumdan dem vurdum, soru-cevap tarzında konuştukça konuştum. sonra farkettim ki ilk defa çok az tanıdığım bir insanla bu kadar özel konuşuyorum. konuşmam çünkü. yapıcı bir tarzda konuştum bi de. kendime acıyarak, sevgisizliğin altını çize çize, yalnızlığıma ve yaşadıklarıma lanet ederek değil, durum bundan ibaret olduğu için anlattım. bunlar özel olduğu için de anlatmadım, bunlar ben olduğum için anlattım. 'açık sözlü bir insansın sen' dedi. 'ağır yalancıyımdır da bi yandan' dedim, 'ama yalancı olduğum konusunda açık sözlüyüm.' güzel bir sohbetti, her zaman zeka parıltıları gösteren erkeklerle oturup konuşma şansım olmuyor.

bir de cuma gecesi genetrix ben ve iti'nin yaşadığı kızlar gecesi, pijama partisi olayı varki baya şenlikti. benim anneme 'işteyim ben, gelmeyeceğim' dediğim, genetrix'in bol seks muhabbetini sevgilisine 'ya ne konuşucaz saç baş moda makyaj işte' diye yansıttığıt, iti'nin çöpe attığı içki şişesini babası görmesin diye eve dönüp şişeyi çöpten çıkardığı baya efendi bir geceydi. e terapik etkisi tartışılmaz tabi.

bir de kendime not: salı akşamı ofisten çok yakın bir arkadaşımın doğumgünüydü. testi geçtik yani: sabahın 4üne kadar 4 erkekle beraber içmek ve eğlenmek güzeldi. sonra kendisi ile beraber aynı yatakta yattık. şöyle düşünüyorum ki aynı yatakta yatmamız ve deli gibi sarhoş olmamız halinde bile birbirimize sarkmadıysak sertifikayı hakettik. arada herhangi bir cinsel çekim (nedir sexual tension'ın Türkçesi?) olmaması güzel.

bi de haftasonu genetrix ile beraber kendisinin memleketine gitme planlarımız var. gitmemiz lazım. benim orda birini görmem, elimden bir kaza çıkarmam lazım ki bu başka bir bıloğun konusu.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

teklif

(yorgunluk ve uykusuzluktan ölüyorum, işle ilgili canım sıkkın ayrıca, bi de nelerle uğraşıyorum)

tam aramızda birşeyler olabileceğini düşünürken kız arkadaşına evlenme teklifi edeceğini öğrendim.

tabiki kız arkadaşına evlenme teklifi edeceksin.

bana geceyi beraber geçirmeyi teklif ettin, kız arkadaşına evlenme teklifi ediyosun diye hayıflanmadım. bana böyle şeyler olur ya da olsun diye de bir beklentim hiç olmadı. ama kız arkadaşına evlenme teklifini bana 'bu gece benimle kal' dediğin yerde ettin. ve neden bilmem beni de davet ettin. aramızdaki arkadaşlığın derecesini bilenlerin, gelmiyorum dediğimde 'ne alaka' diyen bakışlarıyla karşılaşan, açıklama yapması gereken ben oldum. halbuki tuhaflık senin tuhaflığındı. kimseye bişe söylemedim.

hem neden beni davet ettiğini merak ettim, hem de o gece takside dönerken 'kız arkadaşım olmasaydı ne olurdu' diye sorduğunda ben cevap veremeden beni susturmanın nedenini.

tuhaflıkların devam etti, 'şimdi evlenmiyor olsaydım yanımda olur muydun?' dedin bana mesela. evlenmeseydin ne olurdu bilmiyorum. sana takside 'güzel olurdu' demek istedim beni susturmadan önce, buna da aynı cevabı verebilirmiyim onu da bilmiyorum. sağım solum belli olmaz sonuçta.

cumartesi günü nişanlandın, temmuz ayında da evleneceksin. ve ben hilton oteli'nin balkonunda oturup eğlendiğimiz günle hatırlayacağım bekarlık günlerini, lakin bir daha başbaşa vakit geçiremeyeceğiz muhtemelen.

bu sefer berbat etme yeter.