17 Ekim 2010 Pazar

kadınerkek olmak

cinsiyet ayrımına, insanları cinsiyetlerine göre ayırmaya pek de inanmam. kadınların yapıp erkeklerin yapamayacağı ya da tam tersi durumların kaygan zeminler olduğunu düşünürüm. erkek neden yemek yapamasın ya da kadın neden aldatamasın, ikisi de neden tek başına yaşayamasın, istedikleri meslekleri yapamasın ki,bunların cinsiyetle ne ilgisi var bilemiyorum. 21. yyda yaşayan okumuş etmiş çalışan bir abla olarak bu postmodern düşünceye sahip olmam anormal gelmez kimseye. sosyal olgulardır, toplumdur kadın ve erkek davranışını şekillendiren, ya da beynin sağ lobu sol lobu olayı (hangisi kadın hangisi erkek beyni bilmiyorum) Kadın doğulmuyor olunuyor demiş farzı misal simon de beauvoir. erkeklerle ilgili böyle bi laf var mı bilemedim yazı feminist bir hal almasın diye belirtiyorum, söylemek istediğim o diil. kadın olmak çok zor, kadın birey olmak yani, toplumun yarattığı kadın imajından olacağın kadını ve insanı bulmak ve ona dönüşmek. çünkü herşeyi kendinize kanıtlamanız gerekiyor, başkaları sizi etiketliyor sadece, ne tarz biri olduğunuzla ilgilenmiyor. e kime neyi anlatacaksın diyor bilinçaltında takıl sen kendi kendine. anama babama gidip bi erkekle kaldığımı söylemiyorum misal, pek çok kişi de söyleyemiyor. benimle ilgili ve gizli bilgiler oluyor bunlar. erkeklerin oynadığı her oyunu oynardım çocukken, misketler mi arabalar mı, abimle legolar mı gırla. kızlarla yemek de pişirirdim evcilik babında. hala hayatta çoğunlukla erkeklere atfedilen edilen oyunları oynuyorum. erkekler yapıyor diye değil, öyle davranmayı tercih ediyorum diye. ama bunun sonucunda ne oluyosunuz yalancının önde gideni bayrak tutanı. babamın etmiş olduğu bazı laflara genetrix ile çok değer veririz, babamın aforizmaları adı altında kitap yaapmayı filan düşünüyoruz bizi canı gönülden vuran aforizmaları vardır. bi gün şöyle bi kelam etti üstat, akşam genetrix' de kalacağım dedim, 'hep de genetrix' de kalınıyo zaten' dedi, beni benden aldı. hakkaten genetrix' de kalıyodum o akşam, ama bazı akşamlar da kalmıyorum öyle söylediğim halde. babamın tepki de bomba içinde çok derin anlamlar barındırıyo, biliyorum yani yiyosundur bi haltlar tandanslı bi laf sokuş, ama napıyım baba, gerçek seni üzmediği sürece güzel. hayata bakışım bu. ruh biraz transeksüel. sana bunu anlatamayacağım için kolaya kaçıyorum, cahillik mutluluk..


tam bunları düşünürken, bakıyorum ki erkek olmak da zor. kadınlarla aradaki temel fark, erkekler kendilerine değil, başkalarına kanıtlamak zorunda herşeyi ilk önce. dayak yememek zorunda mahalle maçı yaparken, ağlamamak zorunda nedense. evine ekmek getirmek gibi ulvi bi görevi var. ulan bi kendine ekmek getirebiliyomu önce, ayakta durabiliyo mu, ya da ekmek getirmek istiyo mu ona baksak. neden görev yüklüyosun hemen? belki hayata dair evin direği olmak gibi bi kaygısı yok? erkek olmaya çabalerken, adam olmayı ıskalıyolar. koştur koştur kendilerini ne kadar hızlı araba sürdükleriyle, kaç kadını siktikleriyle ve bir yandan da, çok ironikki, etraflarındaki kadınların namuslu olup olmadıklarıyla, (biliyoruz erkeklerin namus kavramının ne olduğunu) veyahut ne kadar çok içki içtikleriyle tanımlama çalışıyorlar. onların da kendilerini kamufle etme yöntemleri bunlar. biz ailemize filan karşı kapalıyken, onlar da kadınlara karşı kapalı olmayı öğreniyolar. ucu yine kadına dokunuyo bunun tabi: kadın aileye karşı kapalı, erkek ona karşı kapalı, ve kadınlar yine okyanusta derme çatma bir salla dalgalarla mücadele eder gibi hayatla ve kendisiyle mücadele içerisinde. 21. yyda kadınlar yalnız erkekler olmuş. devir anca bu kadar değişmiş.

şunu da unutmayın tabi: savaşları erkekler çıkarır. bir kadının can verdiğini öldürmek için. erkekler kadınları o kadar sevmez işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder