29 Ağustos 2012 Çarşamba

total eclipse of the heart' dan your girl is lovely Hubbell' a

Acaba bir senedir evli bi adamla yatıp kalkıyorum diye mi aşık olduğum erkek başkasıyla evleniyor?

bu giriş cümlesinden sonra bir şey yazmaya gerek var mı emin olamadım. ama belki olanlar bir senedir yediğim her haltın bir sonucudur ve belki evrenin garip bir intikam seviciliği vardır, ve ne eksek onu biçiyoruzdur. şahsen ben ne ektiysem bana girdi biraz.

1 ocak sabahıydı. onun şehrindeydim yılbaşında sabah artık bana gaz odası gibi gelen otel odalarının birinde uyanmıştım. aşırı akşamdan kalmaydım, kahvaltı için buluşma saatini beklerken bonnie tyler total eclipse of the heart çalmaya başladı kafamda. yatakta açtım dinledim. sonra o akşam onunla beraber olacağımız geldi aklıma. neden bu hüzüntülü şarkıyı dinliyorum diye düşündüm bi anlamı yoktu. üstüste güzel iki gece geçirecektim, ne alakaydı. sonra anlamlanacağını bilmeden.

ve evet aynı yatakta ilk defa seviştik o gece. tek stediğim 15 gün kalacağım ve iş sebebiyle sık sık geleceğim bi şehirde biriyle beraber olmaktı. yine olmayacak bi adamla seviştiğimi belirtmeye gerek yok sanıyorum. ama o 1 ocak gecesi bir şey oldu. nooldu nasıl oldu bilmiyorum. hiç sevişirken birine aşık olmamıştım. bu ne ya dedi. bu nasıl bi ten uyumu. o ana kadar ten uyumu diye bi kavram yoktu literatürümde. sanki yıllardır sevişiyomuşuz gibi, sanki hep berabermişiz gibi. aylardır hiç bir hissiyatta bezi olmayan bünyem bunu kabul edemedi tabi. kendi eşşekliklerimin farkındayım ve kalbini kırdığımı da biliyorum. eşşekliklerime gerek olmadan da zaten birbirimize güvenip bel bağlamazdık muhtemelen. ama bunlar oldu ve ne hissettiysek hissettik işte.

15 günün ardından ben şehrime dönerken havaalanında tek bir şarkı dinliyordum, the way we were. your girl is hubbell denen filmin müziği yani. yine daha sonra anlamlanacağını bilmiyerek. döndüm. o da döndü. alışkın olduğumuz ve tanımadığımız yeni bedenlere.

temmuz ayında bir gün onun şehrindeydim yine bu sefer tatil için. elimde koca valizim, yüzümde seni göreceğim için koca bir gülümseme, üzerimde bikiniler ve güneş gözlüğü. yolculuğumun kaçıncı saatiydi hatırlamıyorum. beni alması için, onu görmek için yanına giderken, bana nişanlısıysa mobilya seçtiğini, evlilik hazırlıkları içinde olduğunu whatsapp' dan yazarak söyleme gereği duydu. sonrası biraz buğulu. yabancı bir şehrin otogarında ağlamaktan yüzüm gözüm kıpkırmızı, elimde koca valizim, üzerimde bikiniler ve güneş gözlüğü 7 aydır hayatta en çok istediğim şeyin onu görmek olduğunu söyledim. kızma bana dedi. sen bana na zaman beni seviyomuşşun gibi davrandın ki, nerden anlamamı bekledin bunu dedi. daha önce hiç sikilip atılmamıştım. böyle bir duyguymuş demekki. haklıydı. galipti. şaşkındım. dünya ve güneş sistemindeki gezegenler başıma yıkılmış olabilirdi. annemi aramak anlatmak filan istedim. küçüktüm, çaresizdim ve yangındım. gururum kırılmıştı. elimde bir bavulla, onu görmeye giderken evleneceğini öğreniyor olma durumunu da bünyem kolay kabullenemedi.

ve ben hiç bu kadar yanlız hissetmemiştim kendimi. birine sarılmak istiyorum hayatımda ilk defa herhangi birine. ağlayamıyorum. sevişmek de farketmiyor, birilerine anlatmak da. her türlü boşalmak iyi gelmiyor.

bir daha benimle ilgili hiç bir şey eskisi gibi olmayacak gibi, sadece kemik ve derilerim kalmış gibi, vazgeçmişim gibi. elektrik çarpmış, içim de bi yerlerde şimşek çakmış gibi. daha önce de içimdekileri alıp götürmüşlerdi ama bu sefer bir daha hiç yerine gelmeyecekmiş gibi.

yarın evleniyor. ben de dün giriş cümlemde belirttiğim evli erkekle beraberdim. ama bi gün neden sevgilin yok diye sormuştu. daha önce kimsenin sorması bu kadar acıtmamıştı. hiç özlediğin biri de mi yok demişti. seni demek istemiştim. seni özliycem muhtemelen dedim. o da sanırım ben de dedi. işte bu yüzden sevgilim yok. muhtemelenlerle karışık sanırımlı sanrılarım olduğu için, misal yattığım erkek bile evli olduğu ve sen evlendiğin için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder