12 Haziran 2010 Cumartesi

bir senenin anatomisi

hafızamdan nefret ediyorum. herşeyi en küçük detayına kadar hatırlamaktan.
geçen sene bugün ilk defa evine geldim. seninle görüşmek bile istemezken bir anda bi kıvılcım parlamıştı aramızda. dilindeki viski tadını ilk defa bugün tattım. gideceğini de bana ilk defa bugün söyledin. çok şaşırmıştım, ama kafama takmamıştım. abim telefonla arayıp ön sevişmemizi ilk defa mahvetmişti, sonra bir kaç kere daha yaptı. bu sebepten abime kılsındır hala. sonra seviştik. viski tadı gibi mutfak tezgahı da aramızda markalaştı. hiç sevgilin olmayı düşlemedim. gidecektin ve ben hayatıma devam edecektim, zaten beni bir daha aramazdın, arada selam yollardın belki filan, lafın geçerdi, hepsi oydu.
sonra gittin. son gecemizde sokağın ortasında seninle sevişmek isteyecek kadar deli olan bana seviştikten sonra 'biz arkadaşız' dedin. yattığım erkeklerle arkadaş olmam halbuki ben. ya yatıyorumdur, ya arkadaşımdır, ya da hadi çok zorladık sevgilimdir. neden böyle bişe söyledin anlamadım, beni arada bir başka kızlarla karıştırırsın zaten, halbuki yapabileceğin en büyük hataydı bu.
sonra gittin. ve ben her zamanki gibi vahşi ormanın vahşi kedisiydim, pençeli ve saldırgan. bu şehirden gidince hayatımdan da gittin sandım.
beni aradın gittiğin yerden. işte o zaman bana biz arkadaşız demenin nedenini anladım. arkadaştık çünkü. 'friends with benefits'dik 'fuckbody' değil. yani sence öyleydik. aradaki çizgi benim için burda karışmaya başladı sanıyorum. ilk defa şiir yazmıştım seni ve bir gündoğumunu düşünürken.
bu arada hayatına devam eden tarafı benliğimin başkasıyla görüşmeye başlamıştı bile. iki kez o aradı sanarken sen aramıştın. yok artık demiştim, ordan bile işleri karıştırıyodun. ama biz arkadaştık ve benliğimin o tarafı ormanın kralıydı, vahşi kedisi değil.

gittiğinde seninle görüşmeyi bırakmam lazımdı. dünyanın kendine en çok güvenen insanı benim bile bir sınırı vardı: senin gibi bir erkekle, benim gibi bi kızın bir şansım olamazdı. ablan söylemişti bunu ilk defa. yani senin nasıl kızlarla beraber olduğunu. içim ezilmişti. bizim hikaye great gatsby' di, ben gatsby sen daisy'din sadece. buffy'nin spike'a 'you are beneath me' demesiydi. ne cürretti aksinin olması. ben de arkadaşın olmayı sevdim sonra. razı olmakla karışık.

sonra geldin. benim yüzümden geçirdiğin uykusuz geceleri anlattın bana, her konuşmamızdan sonra nasıl beni istediğini. seviştik. aramızda duygusal bi şeyler mi var ben seni arkadaşım olarak seviyorum dedin, senin için french maid dress alacak kadar deli olan bana. neden bana böyle bişe söyledin anlamadım ama sen beni yine başka kızlarla karıştırdın. belki de içimdeki kırılganlık suratımda aynen yansıyordu, suratımı öptüğünde farketmiş olabilirdin. sana hissettiklerimi söyleyemediğim gün, erkek gibi hissettim kendimi. üzerimde süeterim ve erkek kesim pantolonumla. benden geçti artık dedim.

bir sene sonra bugün seninle konuşmuyoruz. aptal bi kavga ettik çünkü. kolitimin azıp hastanelik olmamı da geçiyorum, barışırız elbet. ben kendimi dağlamaya ilk sevişmemizin üzerinden bir yıl geçtiğinde de devam edeceğim. ne hissettiğini anlatmıyosun hiç demiştin ya sevgili iti, ne hissettiğimin bi önemi yokki anlatayım. düşünmüyorum bunları. bekliyorum sadece. onun kız arkadaşı olacağı günü bekliyorum. zaten benim olmayacağını hep biliyordum, bi de canlı kanıtını göreceğim günü. ve ben dayanmak zorundayım öyle günlere, neden çünkü arkadaşız. ve severiz birbirimizi. arkadaşça.

ben seni unutayımda, insan ilk yattığı erkeği nasıl unutur onu bilmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder